Batum Gezisi Nasıl Gidilir Nerede Kalınır
Siz kafa kafaya verin
bir takım planlar yapın…
Turizm Meslek Lisesi
Hadi planları yaptınız,
masumların kanına neden girersiniz.
Masumlardan ne
istersiniz?
Ne diye onları
planlarınıza ortak edersiniz?
Hepsini yazacağım!
Bunları bilmek
sorumluluk sahibi herkesin hakkı!!
Kim ne yaptı?
Ne zaman yaptı?
Nerede yaptı?
Niçin yaptı?
Nasıl oldu?
Hepsini ama hepsini
açıklayacağım.
Olayın geçmişi çok
eski, 2009’a dayanıyor. Ekim ayının başları…
Dört kafadar kafa
kafaya verirler. Amaçları coğrafya öğretiminde daha kalıcı-etkin yaşantılar
oluşturmak…
Uzun tartışmalar
sonunda önce coğrafya öğretmenlerinden başlamak gerektiğine karar verirler.
“Coğrafyanın laboratuarı doğadır” ilkesinden hareketle doğaya açılmalıyız
görüşü ağırlık kazanır.
Peki kim bunlar?
Söz verdim açıklıyorum.
Samsun Mithat Paşa Lisesi Coğrafya Öğretmeni Fatma Gebeloğlu ve
Yasemin Gültekin Boyacı, Samsun Atatürk Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni
Türkan Numanoğlu ile Samsun İmam Hatip Lisesi Coğrafya Öğretmeni Tahir Çoban…
Evet bu dört coğrafyacı olayı başlatan…
Neyse konuya dönelim…
Öyle “doğaya
açılalım” demekle iş bitmiyor tabii… Proje
haline getireceksin… Katılımcılar bulacaksın… İkna edeceksin… Ulaşımı
var… Üniversiteden akademisyeni var. Var oğlu var…
Hadi bunları
tamamladınız… Projeniz kabul edilecek mi?
Var say ki projeniz de
kabul edildi, izin alabilecek mi siniz?
Zaten çoğu kimse benim
gibi “urgana un sermiş”… “Altından kalkamazsınız boş verin” diyenler mi
istersiniz, “olmaz bu iş” diyenler mi?
Vazgeçmediler…
Projeye isim buldular:
Öğreniyorum-öğretiyorum
Üstelik Samsun İlkadım İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü’nden tam destek aldılar.
Katılımcılardan biri
olarak şöyle geriye bakıyorum.
Pes etmemekle çok iyi
yapmışlar. Bu arkadaşlar ilkadım’daki coğrafya öğretmenleriyle, İlkadım Milli
Eğitim Yöneticileriyle, 19 Mayıs Üniversitesiyle birlikte çok şeyi
değiştirdiler.
Arazi tatbikatlarına
çıktılar. İnsan-çevre ilişkilerini yerinde incelediler. Tatbikat
sürecinde OMÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, Fen Edebiyat
Fakültesinden Prof. Dr. Ali Uzun ve Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek coğrafya
öğretmenlerinin yanında yer aldı. Burada bir şeyi itiraf etmek durumundayım.
Katılımcılar arasında üç akademisyenin adını görünce “bu
tatbikat çook sıkıcı geçecek” diye düşündüğümü itiraf etmeliyim.
Ancak Cevdet Hocay’ı,
Ali Hoca’yı ve H. İbrahim Hoca’yı tanıyınca
iç dünyamda da olsa onlara ne büyük haksızlık yaptığımı itiraf etmeliyim.
“Öğreniyorum-öğretiyorum”un son
ayağı olan Batum-Fırtına Vadisi-Ayder Yaylası-Sera Gölü güzergahında bulunamamalarının biz
katılımcılar açısından ne büyük bir kayıp olduğunu tatbikat sonrası iyice
anlamış durumdayım. Yokluklarından kaynaklanan açığı öğrencileri önceki
tatbikatların coğrafya öğretmeni son keşfin Doktoru Giresun Üniversitesi’nden
Eren Şenol ve OMÜ’nden Yrd. Doç. Dr. Necati Tomal
kapatmaya çalıştılar tabii…
Ya diğer katılımcılar…
Hepsi alanında ayrı değer.
Samsun İmam-Hatip
Lisesi’nden Ufuk Gümüş ve Mediha Özel,
Piri Reis Ticaret
Meslek Lisesi’nden Batuhan Budak,
Atakum EML’nden Ayten
Kale ve Semra Aytaç,
İlkadım EML’nden Talip Albutu ve eşi Nafiye Albutu,
Özel Eğitim Meslek
Lisesi’nden Ümit Sevil,
100. Yıl Lisesi’nden
Hürriyet Aydın, Saliha Ayrancı ve Turgay Gültekin,
İlkadım Ticaret
Meslek Lisesi’nden Nuriye Arı ve Serap Bozkır,
Namık Kemal lisesi’nden
Güler Tunalı ve Ülkü Bektaş,
Atakum Recep
Tanrıverdi Lisesi’nden Akın Alarcın
İlkadım Sema-Cengiz Büberci KML’nden Ahmet
Canlı ve Mehmet Aydın,
Kubilay İÖO’ndan İlknur
Saraç,
Atakum Cumhuriyet
Lisesi’nden Hasan Bozkır,
Atatürk Anadolu
Lisesi’nden Mehmet Çakmak,
Canik Türk Telekom
Lisesi’nden Serpil Çizmeci,
İlkadım Ondokuzmayıs
Lisesi’nden Hülya Özcan ve Bafra Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek
Lisesi’nden bendeniz Musa Özcan…
Vetsel Turizm'in çalışkan güler yüzlü rehberleri Fatih ve Engin'in özverili hizmetleri hepimizi memnun etti.
Sözler arasında İlkadım Coğrafya
Öğretmenleri yazıyorum ama listede Samsun’un merkez ilçelerinin hepsinden
katılımcı var. Hatta ben Bafra’dan katıldım. Bu bile projenin geçmişi hakkında
ipuçları vermektedir. Proje hayata geçtiğinde katılımcıların tamamı İlkadım’da görev
yapıyordu.
İlkadım Milli Eğitim
Müdürlüğü’nün Projeye katkıları unutulacak gibi değil. Başta İlkadım Milli
Eğitim Müdürü Davut Numanoğlu… Proje ekibinin karşılaştığı güçlükleri aşmada
gösterdiği yönetim anlayışı örnek oluşturacak nitelikte... Yine İlkadım İlçe
Milli Eğitim Şube Müdürleri Seyit Ahmet Sulubey ve Fikret
Ertaş’a projeye verdikler destek ve katılım için teşekkür etmek gerek… Ayrıca
Fikret Ertaş arkadaşımıza atandığı yeni görevlerinde başarılar dileriz. İlkadım’ın sadece
projeler konusunda değil eğitimle ilgili birçok alanda örnek uygulamaların
yaşandığı yer olduğunu da hatırlatmak isterim.
Uğur Dersaneleri’ne projeye
verdiği destek her türlü övgüyü hak ediyor. Katılımları ve katkıları için
Samsun Şubesi Yöneticileri Serap Can ve Berrin Nursen Güngör Konya’ya da
teşekkür etmek gerekiyor.
Konuyu dağıtmayalım
idarecisiyle öğretmeniyle yukarıda adlarını saydığımız grubun
Öğreniyorum-Öğretiyorum proje kapsamındaki son faaliyeti Doğu Karadeniz-Batum
gezisi oldu.
(Önceki gezilere ait
not ve fotoğraflar
Gecenin karanlığında
çıkıldı yola… Hedef Batum… Sabah ışıklarıyla Sarp’tayız.
Kimliklerimizle geçiş
yapabileceğimizi söyledi rehberimiz. Otobüsten çanta ve bavullarımızla iniyoruz. Gürcistan’a
geçmek için hayli mücadele veriyoruz. Bizim tarafta işler
iyi yürümüyor. Tam bir kargaşa hakim. En çok geçimini bavul ticareti ile
sağlayanların yarattığı kargaşa… Kuyruktan kuyruğa koşarken Fatma Gebeloğlu arkadaşımız
tökezleyip düşüyor. Yardımına koşuyoruz. Kazayı burun üzeri sıyrıkla hafif
atlatıyor.
Ara bölgeden Gürcistan
topraklarına geçiyoruz. Vallahi şaşırıp kalıyorum. Sessizlik
düzen hakim… Bizim taraftaki curcunadan eser yok… Geniş
koridordan gişelere ulaşıyoruz. Sadece ziyaret amaçlı geldiğimiz anlayınca
bavullarımız kontrol edilmeden geçiyoruz. İşlemlerin tamamı yüksek
tavanlı iyi düzenlenmiş kapalı alanda gerçekleşiyor.
Yeniden otobüsteki
yerimizi alıyoruz. İstikamet Batum… Birkaç yerde duruyoruz. İlki bir
şelale kenarına konumlanmış kübik Andrew heykelinin önünde duruyor bolca
fotoğraf çekiyoruz. Sonra otobüsümüz dağınık denebilecek iki katlı evlerin
yoğun olduğu dış mahallelerden Batum’a doğru ilerliyor. Devasa okaliptus ağaçları
arasından geçip döviz bürosu önünde duraklıyoruz. Gösterişsiz 4-5 m2 genişliğinde
kulübeden larilerimizi alıyoruz. Bu sırada Tahir Çoban’nın “Liralarla
larileri aldık. liraları verdik larileri
aldık, larileri larileri larileri aldık, lariler lariler” diye devam eden ve
sonu gelmeyen konseri başladı. Yol boyunca da devam etti.
100 Tl verip
91 Lari alıyoruz. Lari’nin liramızdan daha değerli olduğunu anlıyoruz. Petrol
istasyonuna uğruyoruz. Benzin 2.40 lari… Diesel 2.60 Lari… Bizdekinin tersine benzin daha ucuz. Akaryakıtında
bizdekinden %40 daha ucuz olduğu ortaya çıkıyor. Arka
koltuklardan bidon alalım benzin diesel götürelim görüşleri dile geliyor. Neyse
ki taraftar bulmuyor.
Şehir merkezine doğru
ilerlerken sahil boyunca hiçbir yapılaşmanın olmadığını fark ediyorum. Kıyı kamunun
hizmetine sunulmuş… Turizme ayrılmış… Parklar yapılmış…
Batum Acaristan Özerk
bölgesinin başkenti… Acaristan İçişlerinde serbest, dışişlerinde Gürcistan’a
bağlı… Yeni parlamento binası büyük ölçüde tamamlanmış…
Çoruh’un Türkiye’den
koparıp taşıdığı ve biriktirdiği alüvyon ova üzerine kurulmuş bir şehir Batum. Başka
bir ifadeyle Çoruh'un Gürcistan'a armağanı...
Kent görünümüne aykırı
düşen birkaç bina dışında Batum’un mimari silueti korunmaya çalışılyor. Geniş
caddeleri sayesinde trafik sorunu yok. Limana yakın alanlarda büyük modern oteller inşaa ediliyor.
Turizmde marka kent yapılmaya çalışılıyor. Turizm ve kumarhane kenti desek daha
uygun olur. Birazda turizm sezonu açılmadığından olsa gerek Nisan sonunda
caddeler neredeyse boştu. Sezon dışında 150 bini bulan nüfusu var. Yaz
mevsiminde turizm hareketiyle birlikte nüfusun
400 bine ulaştığını öğreniyoruz.
Şehir gece uyanıyor.
Işıl ışıl. Parklar tıklım tıklım. Nisanda Batum geceleri bu denli hareketliyse
Temmuz-Ağustosta nasıl olur? Biz Intourist Otelde kaldık. Beş yıldızlı bir
otel… Memnun ayrıldık.
Dediğim gibi Batum kumarhaneler
kenti olma yolunda dev adımlar atıyor. Uluslar arası dev oteller para
babalarını buraya çekmek için büyük yatırımlara başlamışlar bile. Kafkasların
ve Ortadoğu’nun Las Vegası diye lanse ediliyor bu şehir. Para akmaya başlamış
bile… Gözü kapalı birini gece vakti buraya getirseniz, gözlerini açsanız
neredeyiz diye sorsanız, emin olun Las Vegas der. Herhangi bir kumarhaneye
girmediğimden konuya ilişkin daha fazla yorum yapamayacağım?
Yatırım yapılacak çok
alan var. İnşaat başta olmak üzere… Birçok inşaatın tanıtım tabelasında Türk
şirketlerinin adını görüyorsunuz. Haliyle seviniyoruz. Hangi alanda olursa
olsun ciddi kendini ispatlamış Türk şirketlerin buralara gelmesi sağlanmalı…
Bir uyduruk şirketin verebildiği zarar çok büyük olabiliyor.
Özellikle alışveriş
merkezler büyük ihtiyaç var Batum’da… Öyle ki her yerde bulunabilecek traş
köpüğü için en az 30 dakika dolaştım şehrin en işlek caddesinde. Sonunda bizim
üretim ürün bulabildim küçük bir büfede…
Marketçilik sektörü burayı henüz keşfedememiş belli… Aynı şekilde yeme
içme hizmetleri alanlarında büyük bir potansiyel var. Ciddi yatırımcılarımız bu
büyüyen pastadan pay almak için ellerini çabuk tutmalı… 1,5-2 yıl sonra geç
kalınmış olacak.
Güvenlik sorunu
kesinlikle yok… İnsanlar birbirlerine saygılı… Bağırım çağıran insanları
göremiyorsunuz. Gürcüler güvenlik sorunu olan yere sermayenin gelmeyeceğini
iyice anlamış durumda.
Dikkat edince sessiz,
ancak yoğun şekilde yürüyen inşaat-restorasyon çalışmalarını
izleyebiliyorsunuz.
Batum’a yolunuz düşerse
“Botanik bahçesini” görün… 1889’da oluşturulmaya başlayan bu park 114 hektarlık
alana yayılmış… Bu bahçede Dünya’nı değişik ülkelerinden getirilmiş 3274 ağaç
türünü bir arada görebiliyorsunuz. Parkı gezi aracıyla görebileceğiniz gibi
yaya olarak da dolaşma şansınız var.
Burada bir yaygın
yanlışı düzeltmek isterim. Bir çok kaynakta botanik bahçesindeki bu bitki
çeşitliliğinin burada suptropikal iklim görülmesine bağlanmış… Bu yanlış bir
bilgidir. Önce suptropikal sıcak iklim türlerinden biridir. 10-20° kuzey ve
güney enlemleri arasında yaşanır. Sıcaklık ortalaması 20°C üzerindedir. Bir kurak
bir de yağışlı dönemi vardır. Yağış miktarı 1000-1200 mm arasında değişir.
Anlaşıldığı üzere
Batum’da yaşanan iklim bu koşullardan hiç birini taşımıyor. Rize’de ne
yaşanıyorsa Batum’da o yaşmaktadır. O da
tam anlamıyla ılıman okyanus iklimidir. Bizim Karadeniz İklimi diye
isimlendirdiğimiz. Ki sıcaklık ortalaması 15°C’dir. Sıcaklık farkı 10°C’yi
geçmez. Yağış miktarı 1500
mm aşar. Bitki örtüsü kışın yaprağını döken ormanlardır.
Ilıman okyanus iklim koşullarının tamamını Batum taşımaktadır. Yani bizim
Karadeniz iklimi dediğimiz….
Başka nereyi görün… Özgürlük
Meydanı’ndaki Poseidon heykelini… Hera Meydanının güneydoğu köşesinden Medea
heykelini seyredin… Apsaros
Kalesini, Acara Sanat Müzesini, 1886’da Osmanl Acara Beyi Aslan Bey’in yaptırdığı motif,
renk ve süslemeleriyle dikkat çeken Orta
Camiiyi, 19. yüzyılda inşa edilmiş Virgin Mary kilisesini ziyaret edin.
Bizler
bir geceyi Batum’da geçirdik. 28 Nisan’da dönüş yolundaydık. Şimdi rotamızda
fırtına vadisi ve Ayder Yaylası var. Nelr oldu neler… Fırtına ve Ayder
izlenimlerimi tabii ki paylaşacağım. Sonra…
Öğreniyorum-öğretiyorum
coğrafya grubu yeni şeyler öğrendi. Komşuda çevre insan ilişkisinin nasıl
yürüdüğünü yerinde izledi. Kimi zaman “bu iyi örnek” bazen de “bu kötü olmuş” dedi.
Coğrafyacılar deneyimlerini öğrencileriyle paylaşacaklar. Bazıları da
öğrencilerini buralara getirecekler…
Belki de
bu çalışma diğer illere ilham verecek, örnek olacak…
Örnek
olsa fena mı olur.
Musa
Özcan
Bafra
Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi
Yorumlar