DOĞAL AFETLER: ÇIĞ FOTOĞRAFLAR


KARLI DAĞLARIN ÖFKESİ:

ÇIĞ

Tespit edilebilen ilk çığın geçmişi 18 bin yıl öncesine dayanıyor

Bir grup Amerikalı jeologun son yıllarda yaptıkları ça­lışmalara göre, ilk çığın geçmişi 18 bin yıl öncesine dayanıyor. Bugünkü Meksika sınır­ları içinde kalan bir volkandan düş­tüğü tahmin ediliyor.

 

Hannibal'ın çığlarla başı dertte

Tarih arşivlerine göz attığımızda ise, karşımıza olağanüstü heyecanlı bir edebi çığ tasviri çıkıyor. Romalı tarihçi Titus-Livius M.Ö. 211 yılında Alp Dağları'nı aşarak Roma'ya saldı­ran Hannibal'ın ordusunu betimler­ken, bu insanların ve hayvanların karşılaştığı sayısız çığı en açık bir bi­çimde anlatıyor. Hannibal yöneti­mindeki Kartaca ordusu, Alp Dağları'nı aşarken çığlar nedeniyle 18 bin asker ve 2000 at kaybediyor.

 

Yakın zamana kadar insanlar tehlikeli tepelerden uzak durdular

Ortaçağ boyunca insanların bu tehlikeli tepelerden uzak durdukları ve buralara tırmanıp macera ara­madıkları biliniyor. Ortaçağ yerle­şim birimleri genellikle karlı dağlar­dan uzak alanlarda kuruluyor. Nite­kim, 20. yüzyıla kadar büyük bir çığ felaketinden söz eden belgelere rast­lanmıyor. Ancak, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren insanoğlu kış sporlarını doğa sevgisiyle birleştire­rek karlı tepelerde yeniden macera aramaya başlıyor. Kış sporları mer­kezleri üstü karlarla kaplı dağların eteklerindeki vadilerde pıtrak gibi bitiyor... Ve bütün bu gelişmelerle birlikte, "kader" denilen çığ fela­ketlerinin de sayısı artıyor.

 

Dağ ve karla tanışmanın bedelini insanoğlunun ucuza ödediği söylene­mez

Onca önleme karşın, bugün batı ülkelerinde bile büyük çığ felaketleri­ne rastlanıyor. 1970 yılının Şubat ayında, Fransa'nın Val d'Isere kayak merkezindeki bir dağ evine düşen çığ 39 kişinin hayatına malolmuştu. Ola­yı daha sonra araştıran uzmanlar, te­sisin yeterli güvenlik önlemi alınma­dan inşa edildiğini saptamıştı. Bu fe­laketin acısı dinmeden bu kez Assy Vadisi'ne düşen bir çığ, aynı vadide bulunan bir sanatoryumu karlar altında bıraktı ve 72 hasta hayatını kaybetti. Bu iki olaydan birkaç yıl son­ra bu kez İtalya'nın Aosta bölgesinde yaşayan yüzlerce kişinin hayatına ma­lolan büyük çığ felaketi yaşanınca, batı dünyası da bu konuda çok geniş ve kapsamlı bir güvenlik sistemi geliştirdi. Bugün kayak merkezlerindeki tüm in­şaatlar jeologlar tarafından yakından iz­leniyor ve denetleniyor. Nitekim son 10 yıl içinde öncekilere benzer felaket­ler yaşanmadı.

Son zamanlarda çığ altında kalanla­rın büyük çoğunluğu güvenli pistlerin dışında macera arayan kayakçılar ya da bireysel dağcılar... Ancak, toplam­da bu kayıpların sayısı da az değil... Örneğin Fransa'da her yıl yaklaşık 35 kişi çığ altında kalarak ölüyor. Bu ne­denle, hâlâ birçok sırrı barındıran bu doğa olayını çözmek için yoğun çaba harcanıyor.

 

"Nivolo­ji" yeni ve genç bir bilim dalı...

Kar tabakasının fiziksel yapısını ve iç mekanizmalarını inceleyen "nivolo­ji" yeni ve genç bir bilim dalı... Önün­de de epeyce uzun bîr yol olduğu bir gerçek... Nivoloji biliminin temel so­runlarından birisi, karın yoğunluğunun çok çeşitlilik göstermesi... Bu durum o kadar somut ki, karın bu özelliği nede­niyle Eskimolar onu tam 50 farklı ke­limeyle adlandırıyorlar. Eskimo dilin­de "masak", taze ama nemli karı; "manngoutiksalgiortoq" ise ıslak karı ifade ediyor. 

Karın fiziki çeşitliliği kar yağışı ti­pini de belirliyor

Donma noktasına yakın bir sıcaklıkta kar billurlarının sivrilikleri toparlaklaşıyor. Bu fiziki biçimi alarak yağan kara "kuşbaşı" ya da "lapa lapa" deniyor. Bazı du­rumlarda ise, kar tanecikleri toz gibi ince ve kuru biçimde toprağa düşüyor. Bu yağış biçimi de "tipi" olarak adlan­dırılıyor. Son olarak, bol sulu bir bi­çimde havada dalgalanarak toprağa inen kar yağışına da "sulu sepken" di­ye anılıyor.

 

Kar yağışının fiziki farklılığı çığ tiplerini de etkiliyor

Kar taneleri nasıl fiziki farklılıklar gösteriyorsa, buna bağlı olarak çığ tip­leri de değişiklikler sergiliyor. Örne­ğin, toz halindeki karın yol açtığı çığ, pudra şekerinin akışını anımsatıyor. Islak karın çığı ise yavaş yavaş kabın­dan dökülen yoğurda benziyor. Plaka halindeki kar tabakasının yarattığı çığ ise, üst üste konmuş bisküvilerin bir darbeyle yıkılışını çağrıştırıyor. 

Kar kütlesi, yerçekimi kuralına uy­gun olarak her gün birkaç santim kayı­yor

Bu kaçınılmaz bir fizik kuralı... Ağırlığı olan her şeyin yerçekimi ku­ralına uyması gibi... Ancak, bir başka gücün, yani moleküllerin yapışkanlığının etkisiyle kar kütlesi yerinde sabit kalabiliyor. Kısacası, bu iki gücün kar­şılıklı dengelenmesi, kar kütlesinin ka­yışını önlüyor. 

Dengenin bozulduğu an

Ne var ki, bu denge zaman zaman çeşitli nedenlerle bozulabiliyor. Den­genin, yerçekimi gücünün lehine bo­zulduğu durumlarda çığ tehlikesi beli­riyor. Denge bozucu olarak çok çeşitli parametreler söz konusu... Örneğin, çok soğuk bir havada yağan yoğun miktarda kar. mevcut kar kütlesinin dengesini altüst etmeye yetiyor. Bu durum toz biçimindeki çığlar için ideal bir ortam yaratıyor. Yine çok soğuk esen bir rüzgar, yüzeydeki karı plaka­lar halinde donduruyor ve sertleştiri­yor. Bu sırada, sert plaka biçimindeki kar kütlesinin derinliklerinde "dip kı­rağıları" oluşuyor. Yani, kar kütlesinin üst bölümü plaka biçiminde sertleşiyor ama temeli zayıf kalıyor. Bütün bu sis­temin devrilip yamaçlardan aşağıya doğru akması için de küçük bir basınç yeterli oluyor.

Bunu şöyle bir örnekle açıklayabili­riz: Bir toz şekeri yığının üzerine bis­küvileri plaka halinde yerleştirin ve elinizle hafifçe dokunun. Bisküvilerin nasıl iskambil kağıtları gibi birbirinin üstüne devrildiğini göreceksiniz... 

Nivologlar kar birikimi konusunda sürekli veri topluyorlar

İnsanoğlu, bu doğa olayına egemen olabilmek ve tehlikesini azaltmak için, karları bombalamaktan, dev beton du­varlara kadar çeşitli aktif ve pasif ko­runma teknikleri geliştiriyor. Ne var ki, bütün bu tekniklerin devreye gire­bilmesi ve etkili sonuçlar alınabilmesi için kar konusunda bilgilenme çok ama çok önemli... Bugün nivologların en ağırlıklı biçimde eğildikleri konu, kar birikiminin oluşumu konusunda en kısa zamanda en çok bilgiyi edinebil­mek... Örneğin Alp Dağları'ndaki çığ riskleri, bugün 1500 ile 2000 metre yüksekliğe yerleştirilmiş tam 140 öl­çüm merkezinden gelen bilgilerle de­ğerlendiriliyor. Bu merkezlerde karın derecesi ve diğer değişiklikleri gün­de iki kez ölçülüyor ve haftada bir de karın dayanıklılığı, derinliklerin­deki yoğunluk gibi diğer parametreler ele almıyor.

 

Artık uydular devrede

Ancak, karın niteliği konusundaki bilgilenmenin geleceği kesinlikle bu ölçüm merkezlerinde değil, gözlemle­riyle uzay uydularında... Bu uydular her 30 dakikada bir yeryüzüne, kar kütlesinin yüksekliği ve beş metre de­rinliğe kadar tabaka tabaka sudaki ka­tılık konusunda bilgi gönderebiliyor­lar. Bu gelen bilgileri değerlendiren nivologlar, ardından daha geniş bilgi için başka tekniklere başvuruyorlar. Örneğin, Albertville Kış Olimpiyatla­rı'nda "Safran", "Crocus" ve "Mepra" denilen üç aletten yararlanıldı. Bunlar birbirleriyle bağlantılı olarak çalışan aletlerdi... Safran, belli bir rakımda ve belli bir noktada yamaçlardaki mete­orolojik verileri topluyor. Crocus ise, kar örtüsündeki fiziki ve kimyasal sü­reçleri kaydediyor. Mepra'nın fonksi­yonu da teşhis koymak... Safran ve Crocus'ten gelen bilgileri değerlendiri­yor ve uygun korunma programını be­lirliyor.

 

Eskilerin yaptığı gibi, karlı yamaçlardan uzak durun

Ne var ki, bütün bu gelişmiş teknolo­jilere karşın çığ, insanı çoğunlukla ha­bersiz yakalayan bir felaket... Bilim a­damları bile çığın 24 saat önceden ön­görülemeyeceğini kabul ediyorlar. Öy­leyse yapılacak tek şey, karlı yamaçlar­dan uzak durmak ve kayak merkezlerini düzlüklerde açmak...


Hazırlayanlar :
 
 Selçuk, merakediyorum grubu üyeleri 
merakediyorum@googlegroups.com
Kaynak : Focus - Aralık 1995 "Kürek Mahkumları" başlıklı yazıdan alınmıştır.Paragraf başlıkları yazıya eklenmiştir.
Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.

Yazının alındığı FOCUS - Aralık 1995 sayısını aşağıdaki linkden indirebilirsiniz.

38 mb - PDF

(resim olarak taranmıştır)

 

KAYNAK: 
===========================================
BİLGİLENMEK HERKESİN HAKKIDIR
http://groups.google.com/group/merakediyorum
E-posta : merakediyorum@googlegroups.com
===========================================
Grup çalışmalarından yararlanarak oluşturduğumuz bloglar
http://fotograflarlaataturk.blogspot.com (Albüm Kitap -Tamamı)
http://kuvayimilliyedestani.blogspot.com (Video animasyon)
http://merakediyorumtarih.blogspot.com (Yakın Tarihimiz -30 fasikül)
http://resatekremkocu.blogspot.com (Osman Gazi'den Atatürk'e)
http://merakediyorumgrubu.blogcu.com (Grup iletilerini takip edebilirsiniz)
http://80lerdetv.blogcu.com (meraklısı için eski tv dizileri...)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paris Hilton Çıplak

Hadise, “düm tek tek, destek yes, köstek no”

Yemekteyiz Yarışması