HAVA DURUMU: YAĞMUR DURSA, GÜNEŞ ÇIKSA, KUŞ YUVADAN UÇSA
Birkaç gündür güneş arada bir parlıyor.
Kalan zamanı yağmur değerlendiriyor.
Bardaktan boşalırcasına...
Akşam saatlerinde yine başladı.
Bütün gece durmadı.
Yeni bir güne başladık.
Saat 10’u buldu.
Hala devam ediyor.
Hendekler en üst seviyesine kadar doldu.
Böyle devam ederse taşacak.
Neyse ki düz arazideyiz. Sel tehlikesi yok. Birkaç km güneyde Canikler uzanıyor.
Temennim bu yağışın oralarda olmaması...
Aynı şiddette Caniklere de düşerse Terme Çayı’nın taşma riski var.
Memleketimizde yağışa en çok ihtiyaç duyulan bir ayda yağmasın yağmur temennisi... Havalar insanı ne hale getiriyor.
Yağış bol, sıcaklık yüksek olunca bitkiler bayram yapıyor...
Bu zamanda kuruyup, tohumlarını gelecek için toprağa göndermesi gereken pembe çiçekli dikenler bile yemyeşil...
Yeni koşullara nasılda uyum sağlamışlar.
Biraz ilerdeki yabani muşmula geçen yıl orada yoktu. Yanındaki de...
Osmanlı’dan miras asırlık ceviz ağacını çevreleyen eğrelti otları bu yıl daha neşeli...
Daha ötelerde uzanan fındık ağaçları daha yeşil... Az fındık, bol yaprak...
Kuşlar da var... Çok sayıda... Çeşit çeşit...
Fondaki seslerden en güzeli bülbüllerin. Sırayla şakıyorlar. Belki de yarışmadır yaptıkları...Birkaç aykırı melodi araya girsede bozamıyor senfoninin güzelliğini...
Serçe ailesi hariç... Terme’nin en gürültücü ailesi misafirim... Davetsiz misafir. Evimin çatısına yapmış yuvasını... Onların kahvaltı saatleri benim uyku saatim olunca işler değişiyor. Kahvaltıyı gürültülü seviyorlar. Bir kaç kez uyardım sustular. Sessizlikleri 5 dakika bile sürmedi. Yine devam. Sen gel evimi işgal et, üstüne gürültü patırdı.
Damı aktartacaktım. Ona da engel oldular.
Bu saate yuvada kuş mu kalır? Tembel gürültücüler...
Bu böyle olmayacak. İlk işim şu işgalci aile taşınsın çatıyı girilemez hale getireceğim.
Çevrede dünyanın ağacı dalı var. Sen de gidip normal kuşlar gibi git yuvanı orada kur.
Neyse...
Sözün özü:
Yağmur dursa...
Güneş açsa...
Kuş yuvadan uçsa...
Ne güzel olur.
14.07.2010
Musa Özcan
Kalan zamanı yağmur değerlendiriyor.
Bardaktan boşalırcasına...
Akşam saatlerinde yine başladı.
Bütün gece durmadı.
Yeni bir güne başladık.
Saat 10’u buldu.
Hala devam ediyor.
Hendekler en üst seviyesine kadar doldu.
Böyle devam ederse taşacak.
Neyse ki düz arazideyiz. Sel tehlikesi yok. Birkaç km güneyde Canikler uzanıyor.
Temennim bu yağışın oralarda olmaması...
Aynı şiddette Caniklere de düşerse Terme Çayı’nın taşma riski var.
Memleketimizde yağışa en çok ihtiyaç duyulan bir ayda yağmasın yağmur temennisi... Havalar insanı ne hale getiriyor.
Yağış bol, sıcaklık yüksek olunca bitkiler bayram yapıyor...
Bu zamanda kuruyup, tohumlarını gelecek için toprağa göndermesi gereken pembe çiçekli dikenler bile yemyeşil...
Yeni koşullara nasılda uyum sağlamışlar.
Biraz ilerdeki yabani muşmula geçen yıl orada yoktu. Yanındaki de...
Osmanlı’dan miras asırlık ceviz ağacını çevreleyen eğrelti otları bu yıl daha neşeli...
Daha ötelerde uzanan fındık ağaçları daha yeşil... Az fındık, bol yaprak...
Kuşlar da var... Çok sayıda... Çeşit çeşit...
Fondaki seslerden en güzeli bülbüllerin. Sırayla şakıyorlar. Belki de yarışmadır yaptıkları...Birkaç aykırı melodi araya girsede bozamıyor senfoninin güzelliğini...
Serçe ailesi hariç... Terme’nin en gürültücü ailesi misafirim... Davetsiz misafir. Evimin çatısına yapmış yuvasını... Onların kahvaltı saatleri benim uyku saatim olunca işler değişiyor. Kahvaltıyı gürültülü seviyorlar. Bir kaç kez uyardım sustular. Sessizlikleri 5 dakika bile sürmedi. Yine devam. Sen gel evimi işgal et, üstüne gürültü patırdı.
Damı aktartacaktım. Ona da engel oldular.
Bu saate yuvada kuş mu kalır? Tembel gürültücüler...
Bu böyle olmayacak. İlk işim şu işgalci aile taşınsın çatıyı girilemez hale getireceğim.
Çevrede dünyanın ağacı dalı var. Sen de gidip normal kuşlar gibi git yuvanı orada kur.
Neyse...
Sözün özü:
Yağmur dursa...
Güneş açsa...
Kuş yuvadan uçsa...
Ne güzel olur.
14.07.2010
Musa Özcan
Yorumlar