2012 Filmi

Bir felaket...

Bir kıyamet...
Bir tufan...
Son gün...
Veya yok oluş...
Filmi izledikten sonra ilk izlenimlerim bunlar...
Dün (14.11.2009) Samsun Yeşilyurt AVM sinemalarının en büyük salonundaydık eşimle birlikte... Salon hınca hınç
dolu. Domuz gribi tehdidine rağmen...
Her yaş grubundan seyirci var. Kimi çocuklar ebeveynleriyle, kimleride arkadaşlarıyla gelmişler. 2012 için 7 yaş altı
yasağı var.
Salondaki yerimizi aldık. Tam yarım saat reklam işkencesinden sonra film başlayabiliyor.
Roland Emmerich'in imzasını daha ilk görüntülerden anlıyorsunuz.
Kurtuluş Günü, Yarından Sonra gibi afet dozu yüksek filmlerden sonra beklenti seviyeniz yükseliyor haliyle.
Roland Emmerich kendinden bekleneni yapmış, 2012 ile beklentileri karşılamış... Bunları yaparken hayal
gücünü bolca kullanmış...
Hayal gücü binlerce yıl öncesinden kalan astronomik belgelerden yararlanmayı ihmal etmemiş... Maya takvimi
Haab takviminde taş duvarlara kazınmış olan Marduk'un Güneş sistemine girişi gerçekleşme ihtimali var mı
sorusunu da gündeme getiriyor.
Daha kötüsü Marduk gezegeninin bağlı olduğu ölü yıldız sisteminin varlığı 26 yıl önce NASA'nın uzaya gönderdiği
IRAS adlı uydu tarafından 50 milyar mil ötede keşfediliyor.
Marduk'un dünyadan ilk olarak görülmesi ise 21 Ekim 2003'te Kaliforniya'daki Mount Palomar Gözlemevi'nden
Oschin teleskopu ile oluyor.
Daha korkutucu olan Ölü Yıldız çevresinde tam bir daire çizen 7 gezegeni, 7 gezegenin çevrelerindeki yörüngelerinde
dolanmakta olan uydularıyla bize hızla yaklaşıyor olması...

En ürkütücüsü ise Maya takviminin sonu olan tarihin 21.12.2009'a denk gelmesi...

21.12.2009'da Ölü Yıldız'ın en uzağındaki gezegen Marduk'un Güneş sistemine girecek olması ihtimali beni de ciddi ciddi
düşündürmeye başladı.
Bu ihtimaller üzerine kugulanmış 2012...
Yarılan yer kabuğunda açılan devasa çukurlar...
Görülmemiş dehşette volkanik püskürmeler...
Yaşanmamış şiddette depremler...
Devasa plakalar halinde kırılan yer kabuğunun okyanuslarda yarattığı dev tsunamiler...
Bu tsunamiler sonucu Nuh Tufanı'nın 2012'de tekrarlanması...
Dünya'nın zirvesi Everest'in bile sular altında kalması...
Kıtaların yer değiştirmesi ve insanlığın son bulması...
Ve bu zincirleme felaket serisi arasında başarısız yazar, limuzin şoförü Jacson'un (John Cusack) eski eşini ve çocuklarını kurtarma mücadelesi...
İşin içine çocukları kurtarma sahneleri, aşk ve sevginin ustaca katılması duygusal boyutun oluşmasını sağlamış.
Yönetmen Roland Emmerich olunca Amerikan milliyetciliğini besleyici görüntüler kaçınılmaz oluyor. 2012'de var bu sahneler.
ABD Başkanı'nın (Danny Glover) tercihini yaşamını kurtarmak yerine halkıyla birlikte
yaşama veda etmekten yana kullanması bunlardan sadece biri...
Ve bol klişe... Filmin eksileri...
"Bu filmi izleyin" diyemiyorum.
Felaket türü tutkunları zaten izleyecek...
İyi seyirler...
Musa Özcan






2012 Resmi Web sitesi (fragman ve film fotoğrafları)http://www.sonypictures.net/movies/2012/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paris Hilton Çıplak

Hadise, “düm tek tek, destek yes, köstek no”

Yemekteyiz Yarışması